Sınav Kaygısı

Sınav Kaygısı: Başarıya Engel Değil, Yol Arkadaşı

Sınav kaygısı, birçok öğrencinin ortak deneyimidir. Kalp atışının hızlanması, terleme, zihnin boşalması… Tüm bunlar yaklaşan sınavın yarattığı stresin bedendeki yansımalarıdır. Aslında kaygı, doğası gereği bizi motive eden bir duygudur. Ancak kontrol edilmediğinde dikkat dağınıklığına, düşük performansa ve özgüven kaybına neden olabilir.

Kaygıyı fark etmek, ilk adımdır. “Ben kaygılıyım” demek, onu yok saymamak anlamına gelir. Kaygıyı bastırmaya çalışmak yerine, nefes egzersizleriyle bedeni sakinleştirmek ve dikkati şimdiki ana getirmek önemlidir.

Düşünce yönetimi, ikinci adımdır. Sınav öncesi zihinde beliren “Kesin başarısız olacağım” ya da “Her şey bu sınava bağlı” gibi felaket senaryoları, kaygıyı artırır. Bunun yerine “Hazırlığımın karşılığını elimden geldiğince verebilirim” gibi gerçekçi ve destekleyici cümleler kullanılabilir.

Planlı çalışma, sınav kaygısını azaltan en güçlü araçlardan biridir. Parça parça ilerlemek, düzenli tekrar yapmak ve aralarda dinlenmeye izin vermek hem öğrenmeyi hem de güven duygusunu güçlendirir.

Son olarak, bedeni desteklemek gerekir. Yeterli uyku, sağlıklı beslenme ve egzersiz, zihinsel dayanıklılığı artırır. Ayrıca duyguları paylaşmak da kaygıyı hafifletir; çünkü çoğu zaman kaygı, paylaşıldığında küçülür.

Sınav kaygısı, tamamen yok edilmesi gereken bir düşman değil; doğru yönetildiğinde başarıya eşlik eden bir yol arkadaşıdır. Önemli olan, onu tanımak, anlamak ve kendi lehimize kullanabilmektir. Çünkü kaygı, kontrol altına alındığında sınavlarda değil, hayatta da güç verir.

Ahmet Vefa Çetin

Ahmet Vefa Çetin

Klinik Psikolog Yayın Tarihi: