Günümüzün hızlı temposunda stres, çoğumuzun hayatının kaçınılmaz bir parçası. Trafik, iş yükü, ilişkiler ya da gelecek kaygısı… Hepsi zihnimizde yankılanan görünmez yükler gibi. Stresin tamamen yok edilmesi mümkün olmasa da, onunla sağlıklı bir ilişki kurmak mümkündür.

Stres yönetiminin ilk adımı farkındalıktır. Bedende artan kalp atışı, kas gerginliği ya da hızlı nefes alma gibi belirtiler, zihnin bize verdiği işaretlerdir. Bu sinyalleri bastırmak yerine fark etmek, kontrolün yeniden bize geçmesini sağlar. Örneğin derin nefes egzersizleri, bedene “güvendesin” mesajı göndererek sinir sistemini sakinleştirir.

İkinci adım, düşünceyi düzenlemektir. Stres anında zihin genellikle felaket senaryoları üretir. “Ya başaramazsam?” yerine “Elimden geleni yapabilirim” demek, kaygıyı azaltır. Küçük ve olumlu iç konuşmalar, büyük bir dalgayı karşılayan sağlam bir kaya gibidir.

Üçüncü olarak, bedenin gücünden yararlanmak gerekir. Düzenli egzersiz, kaliteli uyku ve dengeli beslenme, stresle baş etmenin en etkili yollarındandır. Vücudu desteklemek, zihne de dayanıklılık kazandırır.

Son olarak sosyal destek, stres yönetiminin temel taşlarından biridir. Duygularımızı güvenilir biriyle paylaşmak, yükümüzü hafifletir. Çünkü bazen yalnızca anlatmak bile rahatlatıcıdır.

Stres yönetimi, hayatımızdaki fırtınaları tamamen durdurmak değil, o fırtınalarda sağlam bir gemiyle yol almayı öğrenmektir. Küçük adımlarla başlayın, nefes alın ve kendinize şefkat gösterin. Çünkü stres, doğru yönetildiğinde büyümenin de kapısını aralayabilir.

Ahmet Vefa Çetin

Klinik Psikolog Yayın Tarihi: